-
1 dur
-
2 dure
-
3 жёсткий
sert,katı; sıkı,sert* * *1) sert; katıжёсткое мя́со — sert et
жёсткий матра́ц — sert şilte
жёсткие черты́ лица́ — перен. sert yüz çizgileri
жёсткий ве́тер — перен. sert bir rüzgar
жёсткие слова́ — перен. katı / sert söz(ler)
жёсткий хара́ктер — sert tabiat
2) перен. katı; sıkı; sertжёсткий прика́з — sıkı bir emir
жёсткое пра́вило — katı bir kural
жёсткие зако́ны — sert kanunlar
жёсткие ме́ры — katı / sert önlemler
жёсткие ограниче́ния — katı sınırlamalar
заня́ть жёсткую пози́цию — katı / rijit bir tutum almak / takınmak
заня́ть бо́лее жёсткую пози́цию — daha sert tutum almak
••жёсткая вода́ — sert / acı su
См. также в других словарях:
takır takır — sf. 1) Sert ve kuru, takıt tukur Takır takır bir ekmek. 2) zf. Sert ve kuru bir ses çıkararak, takıt tukur Etrafından, üstü başı perişan, takır takır, takunyalı adamlar geçiyordu. Ö. Seyfettin 3) zf. Sert ve kuru biçimde, takıt tukur … Çağatay Osmanlı Sözlük
yumuşak — sf., ğı 1) Dokunulduğunda veya üzerine basıldığında çukurlaşan, eski biçimini kaybeden, katı karşıtı Pamuk yumuşaktır. 2) Kolaylıkla bükülen, buruşmayan, sert karşıtı Yaş dallar yumuşak olur. Yumuşak kumaş. 3) Dokunulduğunda hoş bir duygu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tandır ekmeği — is. Tandırda pişirilen ekmek Deri gibi sert, yayvan tandır ekmeğine alışmıştı; yer sofrasında bunu hem kaşık hem çatal yerine dürümleyerek kullanmayı beceriyordu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
taş — is. 1) Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde Kireç taşı. Oltu taşı. 2) sf. Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş 3) Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tatlı — sf. 1) Şeker tadında olan Tatlı nar. Tatlı elma. 2) Acı olmayan, içilebilen, yenilebilen Tatlı su. Tatlı salatalık. 3) is. Şekerle veya şekerli şeylerle yapılan yiyecek Baklava, revani, lokma birer tatlıdır. 4) zf. Hoşa gidecek bir biçimde,… … Çağatay Osmanlı Sözlük